Yazar:

Berkay Can Cünnük

ISTBCW Blog Writer

 

Merkeziyetsizliğin ve şeffaflığın ön planda olduğu Blockchain teknolojisine olan ilgi dünyada olduğu gibi Türkiye’de de her geçen gün artmaya devam ediyor. Her zaman olduğu gibi teknolojiye ilgili olan insanlar bir araya gelerek toplulukları, topluluklar da bir araya gelerek ekosistemi oluşturuyor. Blockchain oldukça yeni bir teknoloji olmasına rağmen bu ekosistem devasa bir hızla büyüyor ve gelişmeye devam ediyor.

 

Blockchain alanında Türkiye’deki üniversiteler çeşitli atılımlarda bulunup destek sağlamaya çalışsa da maalesef eğitim anlamında yurt dışındaki üniversitelerin oldukça gerisinde kalmış durumda. Cornell, New York, Stanford gibi dünyanın en iyi üniversitelerinde kripto para ya da blockchain dersi veriliyor. 2019 yılında Coinbase tarafından yapılan araştırmaya göre dünyanın en iyi 50 üniversitesinin %56’sı öğrencilerine blockchain eğitimi veriyor. Aradan geçen 3 yılı da düşünürsek bu oranın gittikçe arttığını tahmin edebiliriz. Türkiye’de blockchain eğitimi veren üniversitelerin sayısı ise maalesef bir elin parmaklarını geçmiyor.

Durum böyle olduğu için Blockchain konusunda insanları bilinçlendirme, çeşitli projeler üretme ve eğitim verme işi de üniversitelerin öğrenci topluluklarına kalıyor. Blockchain alanına ilgi duyduğunu fark eden insanlar  bir araya gelerek blockchain topluluklarını oluşturuyor. Bunun sonucunda da Türkiye blockchain ekosisteminde öğrenci toplulukları ön planda oluyor. Çoğu topluluk birbiriyle etkileşime giriyor ve blockchain’in “iş birliği rekabetten daha iyidir” felsefesine uygun olarak paylaşımcı, yardımsever bir atmosferde çalışmalarını sürdürüyor.

 

Üniversite toplulukları blockchaine ilgisi olan, teknolojiye çok hakim olmayan, istekli, hevesli kişilerin bilgi sahibi olması için çok sayıda etkinlik düzenliyor. Sosyal medya hesaplarından blockchain teknolojisiyle ilgili terimlerin açıklamalarından oluşan içeriklerin paylaşılması, çeşitli workshopların düzenlenmesi, yazılım alanına ilgisi olan öğrenciler için eğitici videoların hazırlanması toplulukların yaptığı harika işlerden bazıları. Düzenlenen etkinlikler ile topluluklar birbiriyle etkileşime giriyor, sektördeki insanlarla iletişim sağlanıyor, teknolojideki gelişmelerden daha hızlı haberdar olunuyor ve sektöre yeni insanlar dahil oluyor.

Blockchain sektöründeki kadın nüfusunun azlığı maalesef diğer teknoloji odaklı sektörlerde olduğu gibi burada da dikkat çekiyor. Öğrenci topluluklarındaki nüfus dağılımına baktığımız zaman ise sevindirici bir şekilde kadın katılımının yüksek seviyede olması gelecek için umut veriyor.

Madalyonun diğer tarafına baktığımızda ise maalesef birçok olumsuzluk da mevcut. İsterseniz gelin bu olumsuzluklardan birkaçına göz atalım.

1) Yukarıda bahsettiğim “blockchain eğitimi konusunda üniversitelerin yetersizliği” sorununa çözüm üretmek isteyen okul toplulukları, kendi imkanlarıyla etkinlikler düzenlemek istiyor. Fakat bu noktada çoğu topluluğun önündeki engel okul yönetiminin resmi prosedürleri oluyor. Resmi prosedüre göre topluluk, herhangi bir etkinlik düzenlemeden yaklaşık 1 veya 2 hafta önce okuldaki ilgili birimlere bir belge teslim etmeli. Bu belgenin içeriğinde “Etkinliğin düzenleneceği gün ve saat aralığı, etkinlik esnasında kullanılacak sınıf/alan vb.” bilgiler yer alıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bu evrak işleri o kadar uğraştırıcı ve can sıkıcı bir hale geliyor ki sırf bu sebepten ötürü etkinlikleri düzenlemekten vazgeçen veya bu resmi prosedürlere takılmamak için topluluğu resmiyete geçirmeyen toplulukların sayısı da azımsanmayacak kadar fazla. Eğer üniversite yönetimleri topluluklara bu resmi prosedürler konusunda bir rahatlık sağlarsa topluluklar tarafından düzenlenecek etkinliklerin sayısının ve kalitesinin git gide artacağından hiç şüphem yok.

2) Dile getirmek istediğim bir diğer sorun ise “sponsor” , “ulaşım” ve “konaklama”  konusu. Şu an bu yazıyı yazarken Türkiye’deki blockchain topluluklarının sayısı 60 barajını geçmiş durumda ve ekosistem her geçen gün büyümeye devam ediyor.

Blockchain ekosistemindeki etkinliklerin çok büyük bir kısmı İstanbul ve Ankara’da gerçekleşiyor. Adana, Hatay, Bartın, Gümüşhane vb. yani Ankara’nın doğusunda bulunan şehirlerdeki toplulukların bu etkinliklere katılabilmesi gerek ulaşımın ve birden fazla gün süren etkinliklerde konaklama ücretinin pahalılığı gerek saatler süren mesafelerin getirdiği yorgunluk ve vakit kaybından dolayı epey zor bir hal alıyor.

Ulaşım ve konaklama için çeşitli sponsor bulmaya çalışan üniversite topluluklarının önüne iki önemli sorun çıkıyor.

a-) Sponsorun sağlayacağı maddi desteği okul yönetimine kabul ettirmek bir hayli zor. Yukarıda ilk maddede belirttiğim resmi prosedürlere ek olarak işin içerisine maddi bir destek girdiğinde işler daha da karışıyor. Alacağınız en ufak bir maddi desteği dahi makbuz alarak okula bildirmeli, harcamaların hepsini kategorilere ayırarak okula onaylatmalı ve harcanılan paranın fişini okul yönetimine tekrar gösterip onaylatmanız gerekiyor. Sponsordan gelen parayı okulun hesabına yatırıp birkaç gün süren bir onay sürecinden geçmesini beklemek de başka can sıkıcı bir durum.

b-) Sponsorların gereken desteği verdiğini söyleyebilmek pek mümkün değil. Sponsor olmak isteyen yapıların büyük bir kısmı kripto para borsaları, çeşitli NFT ve Metaverse  platformları ve çeşitli web3 şirketlerinden oluşuyor. Bilmeyenler için sponsorluk ilişkisinin nasıl olduğunu açıklayayım :

Bir sponsor bulduğunuz zaman sponsordan istediğiniz şey genellikle maddi bir yardımken sponsorun buradan kazancı reklam olur. Bir etkinlik düzenlemek istiyorsanız etkinliğin daha büyük kitlelere ulaşması, nitelik olarak daha iyi olması için sponsordan bir maddi destek talep edersiniz. Bu maddi destekler para, ulaşım desteği, herhangi bir ürün, konaklama desteği vb. olabilir. Sponsor da bunun karşılığında etkinlik alanında onların adına stant açmanız, üniversite olarak açtığınız stantta kendi reklamının yapılması, eğer panel düzenlenen bir etkinlik ise panelde bu sponsordan gelen bir konuşmacının tanıtım yapması, kendi bayraklarının etkinlik alanında bulunması hatta bazen aşırıya kaçarak etkinlik isminin kendi ismiyle değiştirilmesi gibi şeyler isteyebiliyor.

Her şey teoride güzel gözükse bile pratikte o kadar güzel olmuyor. Çoğu sponsor karşılıklı isteklerin bir teraziye konulması ve bu terazi kefelerinin eşit olması gerektiği noktasında sınıfta kalıyor. Yani demek istediğim şey çoğu sponsor “3 kuruşa 5 köfte” elde etmenin derdinde. Maddi olarak yaptıkları yardım çok cüzi miktarlarda kalırken istekleri çok fazla oluyor. Bunun yanı sıra çoğu zaman sponsorların üniversite topluluklarını -yaklaşık olarak Türkiye’deki blockchain ekosisteminin %80’i- oldukça küçük görmesi ve gereken desteği vermemesi gibi bir problem de mevcut. Sponsorluk için iletişime geçilen yapıların bu “küçük görme” dürtüsü sebebiyle kurulan iletişim genelde beklenen kalitenin altında, üsluba pek dikkat edilmeyen, işbirliği niyetinden çok “öğrencilere harçlık verme” havasında oluyor. Takdir edersiniz ki profesyonelliğin oldukça dışındaki bu tavırlar sponsor – topluluk ilişkilerini epey olumsuz etkiliyor.

Bana kalırsa bu noktada üniversite topluluklarının yaptığı en büyük hata, kendi isteklerine göre oldukça düşük miktarlar teklif eden sponsorların isteklerini kabul etmeleri. Bu “piyasanın değerini düşürme” durumdan dolayı kendi hakkını savunan ve hak ettiği değerin karşılığında sponsorlukları kabul eden topluluklar zor durumda kalıyor. Çoğu sponsor “A topluluğuna 3x kadar para vereceğimize B topluluğuna x kadar para veririz ve reklamımızı yaparız” düşüncesiyle hareket ediyor. Bu durumun önüne geçmek için toplulukların kendi değerinin farkında olması ve sponsorluk için tek yumruk olup değerin altında ücret teklif eden, topluluklarla sağlıklı iletişim kurmak istemeyen sponsorlara karşı durup gerekirse bu yapıları veto etmesi gerekiyor.

3) Son olarak değinmek istediğim konu da sektördeki bazı web3 oluşumlarının üniversite topluluklarındaki öğrencileri “bedava/ucuz iş gücü” olarak görmeleri. Blockchain’e ilgi duyan, bu alanda bir şeyler üretip katkı sağlamak isteyen öğrenciler soluğu genellikle DAO’lar, şirketler ve çeşitli start-up’larda alıyor. Burada tecrübe kazanıp, çevresini genişletmek isteyen öğrenciler de bu toplulukta aktif görev alarak kendilerini geliştirmiş oluyorlar. Fakat öğrencilerin bu hevesi bazen suistimal edilebiliyor. “Gönüllü ekip arkadaşlığı” sıfatıyla öğrencilere çeşitli işler yaptırmak isteyen bu oluşumlar, bu işleri teklif ederken maddi bir karşılık sunmuyor. Ekosistemde birkaç aydır bulunan ve bu tarz gönüllü işlerde çalışan öğrenciler bu durumun kolayca farkına varabiliyorken sektöre yeni girenlerse maalesef bu durumun farkında olamıyor. (Burada bahsettiğim oluşumların tamamen gönüllülük esasıyla hareket eden yapılar olmadığının altını çiziyorum.)

Bana kalırsa bu konudaki en etkili çözüm öğrenciler arasındaki işbirliğine dayanıyor. Sponsor konusunda da bahsettiğim gibi toplulukların tek yumruk olarak birbirlerini uyarmaları ve iyi niyeti suistimal eden bu oluşumları veto etmesi gerekiyor.

 

Son bir toparlama yaparak yazıyı ufaktan sonlandırmak istiyorum. Türkiyede’ki blockchain ekosisteminin büyük bir kısmını oluşturan üniversite toplulukları, gerçekten bu işe gönül veren yapılar. Diğer sektörlerde görmeye pek alışık olmadığımız birlik ve beraberliğin ön planda olduğu blockchain ekosisteminde toplulukların rolü bu yazıda bahsettiklerimle sınırlı değil elbette. Aklıma gelmeyen birçok nokta da olmuştur. Tamamen gönüllü olarak bu toplulukları oluşturan, insanların bilgilenmesi için elinden gelen her şeyi yapan ve ekosistemi büyütmek için olağanüstü çaba harcayan bu toplulukların kıymeti bilinmeli ve desteklenmeli.

Berkay Can Cünnük

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir